Abstract:
Dede Kokut hikâyelerine yönelik olarak Türkiye başta olmak üzere Türk Dünyası merkezli çalışmalar metin okuma, tarihi unsurlarla karşılaştırma ve motif inceleme gibi belirli alanlarda yoğunlaşmaktadır. Binlerce yıl öncesinden Osmanlı dönemine kadar geçen süreye ait kültürel özellikleri barındıran metin, yoğun olarak destan devrinin yansımaları şeklinde kabul edilmiş; dolayısıyla bu devrin genel özelliği olarak ataerkil bir söylemle ele alınmıştır. Ancak metnin tüm eril unsurlarına karşın genel akademik teamül, bu erilliği nispeten yumuşatarak verme yönünde olmuştur. Bir kültür politikasının ve mevcut dönemin etkisi olarak görülebilecek bu bakış açısı, metindeki birçok unsurun göz ardı edilmesine ve daha ziyade eşitlikçi bir sosyal yapının varlığına dönük söylemi doğurmuştur. Bu çalışma, Dede Korkut hikâyelerine yönelik mevcut söylemlerin dışına çıkarak feminist teori kapsamında metnin incelenmesini hedeflemiştir. Bu yönüyle diğer çalışmalardan birçok noktadan farklılıklar barındırmakta ve genel söylemle çatışmaktadır. Ancak dikkatin yoğunlaştırılması gereken temel husus; metnin hangi bakış açısıyla ele alınırsa alınsın kadına yönelik içerdiği ağır ithamların, kabul ve uygulamaların varlığına yönelik söz ve eylemleri barındırdığı gerçeğidir. Feminist teorinin Türk halk bilimi alanında sınırlı oranda çalışmayla işlenmesi ve Dede Korkut hikâyelerine önemli ölçüde uygulanmamış olması, tarihsel realitelerin ifade edilmemesine yol açmıştır. Dolayısıyla bu çalışma; kuramsal bir çalışma olmakla birlikte, çeşitli nedenlerle ifade edilmeyen bazı unsurların akademik bir platformda ortaya çıkarılarak alan yazına katkı sağlanmasını hedeflemiştir.