Abstract:
Bir dönemlik muhasebe sürecinin en önemli aşaması dönem sonu envanterinin yapılarak dönem sonu kayıtlarının tamamlanması ve bulunan sonuç doğrultusunda -buna ticari kâr denilmektedir- vergi ve diğer yasal yükümlülüklerin hesaplanmasına geçilmesidir.
Burada envanter işlemi, özellikle mamul üreten bir başka ifade ile üretim yapan veya başka bir açıdan bakıldığında hammaddeye katma değer ekleyerek onu satılabilir bir nihai mamul haline getiren işletmelerde çok önemlidir. Çünkü; bu tür işletmelerde farklı ölçü birimleri ile ifade edilen birçok hammadde ve/veya yardımcı ve işletme malzemesi mevcuttur. Bunların bazıları kilogram, metreküp, metrekare v.b. ölçü değerleri ile ölçülmektedir. Ancak muhasebeleştirilmeleri ve dolayısıyla ticari kâra etkileri ülkenin milli para birimi cinsinden olmaktadır. İşte bu noktada ölçümbilimin önemi ve katkısı kendini göstermektedir. Çünkü envanter kelime anlamı gereği saymak, tartmak ve ölçmek demektir. Vergi Usul Kanunu ise envanteri 186. maddede şöyle tanımlamaktadır; bilanço günündeki mevcutları, …… saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir. Şu kadar ki, ticari teamüle göre tartılması, sayılması ve ölçülmesi mutat olmayan malların değerleri tahminen tespit olunur. Mevcutlar, …… işletmeye dahil iktisadi kıymetleri ifade eder.
Bu açıdan konu ele alındığında, envanter süreci doğru ölçümü gerektirmektedir. Yukarıda da belirtildiği üzere envanter sonuçları da işletmenin ticari kârını belirlemektedir. O halde dolaylı olarak “doğru ölçümleme işletmenin ticari kârını etkilemektedir” şeklinde bir çıkarımda bulunmak yanlış olmayacaktır.
Bu çalışmada amaç, kısaca envanter hakkında bilgi vermek ardından ticari kâr-mali kâr ilişkisini gösterdikten sonra hesaplanan kurumlar vergisi ve diğer yükümlüklerin üzerinde ölçüm farklılıklarının nasıl sonuçlar doğuracağını gösteren bir örnek uygulama ile konuyu topluca ele alarak, elde edilecek sonuçları genelleyerek ülkemiz açısından çıkarımlarda bulunmaktır.